28/06/2022 - Erdi Serdar
Daha önceki yazıda ilkel durumdaki bir ekonominin gelişmesinin ilk adımlarını inceledik. Tasarruf yaparak risk alan ve kafasındaki yeni fikri uygulamaya geçiren, bunun için sermaye malı üreten kişiler sayesinde ekonominin gelişmesi mümkün hâle geldi. Tasarruf yapmayan veya yapamayan kişiler de kredi sayesinde refahlarını artırabildi.
Adaya yeni insanlar geldi ve hepsi aynı mantıkla ekonomik faaliyette bulundu. Sermaye malına sahip olmayanlar, emekleriyle doğadaki kaynakları dönüştürdü. Kimisi tasarruf ve yatırımla refahını artırdı, kimisi bir başkasının tasarruflarını ödünç alarak refahını artırdı. Adada artık yüzlerce insan var. Adanın ekonomisi sadece balıktan oluşmuyor; demirci, marangoz, aşçı, çiftçi gibi birçok insan adada yaşıyor. Her bir insan, adadaki bir başka insana bir ürün veya hizmet sunuyor. Ancak hangi ürün hangisinden daha değerli? Hangisi daha çok balığa (refaha) sahip olmalı? Bütün bunların fiyat mekanizması sayesinde sorunsuzca işlediğini göreceğiz.
Fiyat Nasıl Oluşur?
Soru: Bir adet elmanın fiyatı kaç muzdur?
Fiyat kavramını kafamızda daha iyi oturtabilmek için bir örnek üzerinden gideceğiz. Adada henüz para diye bir şey yok. İnsanlar ürünleri dolaysız bir şekilde, direkt olarak takas ediyorlar. Takas ekonomisinde fiyatların nasıl oluştuğunu anlamak, daha sonra parayı anlamamızı sağlayacak.
Herhangi bir piyasada bir ürünün birim miktarıyla bir başka ürünün birim miktarı takas edilir. Fiyat, bu birimlerin birbirine oranıdır.
Ali ve Ahmet, muz ve elmaları değiş tokuş etmek için bir araya gelecek (piyasa oluşturacak). Örneği basitleştirmek adına, her ikisi de en fazla 4 elma ve 4 muz elde edebiliyor. Yani 25 farklı kombinasyon mümkün (4 elma ve 4 muz, 3 elma ve 0 muz, 1 elma ve 2 muz vs.). Grafikte Ali’nin bu kombinasyonlar arasındaki tercih sıralaması görünüyor. En çok değer verdiği seçenek 1 numara iken en az değer verdiği seçenek 25 numara:
İlk bakışta Ali elmayı muzdan daha çok seviyor gibi görünüyor. Örneğin Ali’nin elinde muz veya elma yoksa ve sadece 1 adet ürün seçmesi gerekse, elmayı seçecek. Tablo bunu bize gösteriyor. En alt sırada 0E ve 0M varken; 1E ve 0M seçeneği 23. sırada, 0E ve 1M seçeneği 24. sırada. Daha üst sırada olan seçenek, Ali’nin daha çok değer verdiği seçenek.
Asla unutmamamız gereken nokta: Her insan gibi Ali de ürünlere birim birim değer veriyor. Elinde hiç ürün yokken 1 adet ürün seçmesi gerekse elmayı daha değerli görüyor; ancak elinde zaten 1 adet elma varken bir başkasının ona 1 adet elma veya muz önermesi hâlinde Ali muzu seçecek. Çünkü 1 elma ve 1 muz seçeneği 17. sıradayken; 2 elma ve 0 muz seçeneği 21. sırada.
Ali, her insan gibi daha fazla ürünü daha az ürüne tercih ediyor. 17. ve 19. sıralara baktığımızda Ali daha az sayıda ürüne daha fazla değer veriyormuş gibi görünüyor. Garip değil mi? Elbette değil. Ali’ye göre 1 elma ve 1 muza sahip olmak 3 elma ve 0 muza sahip olmaktan daha değerli; çünkü Ali farklı iki ürüne sahip olmayı tek çeşit ürüne sahip olmaktan daha değerli görüyor. Dolayısıyla garip veya irrasyonel bir durum yok.
“Ali, elmaya/muza daha çok değer veriyor” gibi bir önerme mümkün değil; tıpkı insanlar suya elmastan daha fazla değer veriyor önermesinin mümkün olmaması gibi… Bütün bunlar tercihte bulunacak kişilerin hâlihazırda neye sahip olduğuna ve önlerindeki seçeneklerin ne olduğuna bağlı olarak değişiklik gösterebiliyor.
Her insan gibi Ali de yukarıdaki tabloyu bir kural veya matematiksel hesaplama şeklinde oluşturmuyor. Subjektif değerleri daha rahat anlayabilmek için bu tabloyu oluşturup işleri kolaylaştırdık. Gerçek hayatta bir tercihte bulunurken Ali de hepimiz gibi mümkün olan en üst sıradaki seçeneği o anki bilinciyle tercih ediyor.
Örneği zorlaştırmamak adına Ahmet’in tercih sıralamasının Ali’ninkiyle aynı olduğunu kabul ediyoruz. İkisinin ellerinde farklı ürünler olacağı için tercihleri de ona göre şekillenecek. Bir takas yapmaya karar verdikleri anda her ikisi de kendi tercih sıralamalarında daha üst sıraya geçecekler, yani her ikisi de kendilerince daha değerli olan seçeneği tercih edecek; yani her ikisi de kâr edecek.
Ali ve Ahmet bir araya geliyor ve Ali’nin elinde 4 elma ve 0 muz var iken (16. sırada) Ahmet’in elinde ise 0 elma ve 4 muz var (18. sırada). İlk bakışta varabileceğimiz sonuçlardan bir tanesi, farklı damak zevkleri olsa dahi ellerindeki malları değiş-tokuş ettikleri takdirde her ikisi birden eskiye göre daha iyi bir duruma geçebilir. Takas sonucunda ellerinde kalan meyvelerin sayısı farklı olsa da subjektif değerlemeleri her ikisini de daha avantajlı bir konuma taşıyabilir. Alttaki tabloyu da inceleyerek muhtemel tercihleri anlamaya çalışalım:
Gönüllü gerçekleşen ilişkide her iki tarafın da kâra geçtiğini biliyoruz. Her ikisinin de birbirlerine önerdikleri fiyatları kabul etmeme ve herhangi bir zamanda değiş tokuştan vazgeçme hakkı bulunuyor. Öyleyse yapacağımız ilk tespit, hangi fiyatta anlaşırlarsa anlaşsınlar Ali için 17’den 25’e kadar olan seçenekler ihtimal dışında kalacak. Ahmet için ise 19-25 seçenekleri ihtimal dışı. Her ikisi de bulundukları konumdan daha yukarıdaki bir konuma geçmeyi arzuluyor.
Fiyatın 1 elma = 1 muz olarak kabul edilmesi durumunda: 1 elma ile 1 muzu takas ederlerse Ali 12. sıraya (3E 1M) yükselecek. Bu durumda Ahmet 13. sıraya yükselecek. Ancak daha da üst konuma ilerleyebilirler. Ellerindeki meyvelere bakıp tekrar düşündüklerinde ekstra 1’er elma ve muzu takas etmelerinin her ikisi için daha kârlı olduğunu fark ediyorlar: Her ikisi de 11. sıraya (2E 2M) yükseliyor. Eğer birer meyve daha takas ederlerse Ali daha alt sıraya (13. sıra – 1E 3M) düşecek. Öyleyse 1:1 oranla gerçekleşen takasta 2’şer meyveyi değiş tokuş edebilirler. Bu durumda 1 elmanın fiyatı 1 muzdur; 1 muzun fiyatı 1 elmadır.
Ancak başka seçeneklerin ve tercihlerin oluşması mümkün:
Farz edelim ki Ali şöyle bir teklifte bulunuyor: “Bana 2 muz verirsen sana 1 elma veririm. Bunun dışında bir seçeneği kabul etmiyorum. Bunda anlaşamazsak çekip gideceğim.” Ahmet bu öneriyi kabul ederse kâra geçer mi? Tabloya baktığımızda kâra geçeceğini görüyoruz. Ahmet 15. sıraya (1E 2M) yükselir. Ali ise 7. sıraya (3E 2M) yükselmiş olur. Bu durumda 1 elmanın fiyatı 2 muzdur; 1 muzun fiyatı 1/2 elmadır.
Farz edelim ki Ahmet şöyle bir teklifle geliyor: “Bana 2 elma verirsen sana 1 muz veririm. Bunun dışında bir seçeneği kabul etmiyorum. Bunda anlaşamazsak çekip gideceğim.” Ali kabul ederse 14. sıraya (2E 1M) yükselecek. Ahmet ise 8. sıraya (2E 3M) yükselecek. Bu durumda 1 elmanın fiyatı 1/2 muzdur; 1 muzun fiyatı 2 elmadır.
Fark edileceği üzere bir başka seçenek daha mümkün:
Ali’nin spesifik olarak 3 muz talep ettiğini ve karşılığında 1 elma vermeye razı olduğunu düşünelim. Ahmet bunu kabul ederse kâra geçer mi? Böyle bir takasın sonunda Ali 4. sıraya (3E 3M) yükselir, Ahmet ise 17. sıraya (1S 1M) yükselir. Bu durumda 1 elmanın fiyatı 3 muzdur; 1 muzun fiyatı 1/3 elmadır.
Ara Sonuç
Görüleceği üzere elma ve muzla ilgili 4 farklı fiyatın (oran) oluşması mümkün: 1:1, 1:2, 2:1, 1:3. Hangi fiyatın oluşacağını önceden kestirmemiz çok zor. Zira bunu kestirmek Ali ve Ahmet için bile zor. Çıkacak olan sonuç her ikisinin subjektif değerlerine, ellerinde mevcut bulunan mallara, karşı tarafın önerisine/reddine, zamana, belirlenen amaçlara, psikolojilerine vs. göre değişiklik gösterecektir.
Başka Bir Kişinin Dahil Olması Fiyatları Nasıl Etkiler?
Başka bir kişinin daha pazarlığa dahil olduğunu düşünelim. Mehmet’in tercih sıralaması Ali ve Ahmet’ten farklı olabilir. Mehmet elinde 1 elma ve 4 muzla geliyor (piyasaya dahil oluyor). Mehmet’in tercih sıralamasına dikkat ederek tekrar tabloyu inceleyelim:
Mehmet 1 adet elmayı, 4 adet muzdan daha değerli görüyor (20 ve 21. sıralar). Elinde 1 elma ve 4 muz varken Ali ile Ahmet’in yanına geliyor:
Örneğin; Ali ve Ahmet 1:1 oranı tercih edip 2’şer meyveyi takas eder. Mehmet de bu orana dahil olmak ister ve 3 muz karşılığında onlardan 3 elma talep eder (6. sıraya yükselmek ister – 4E 1M). Ancak Ali ve Ahmet artık takasa yanaşmazlar; çünkü o noktadan sonra bir meyveyi daha takas etmek onları alt sıralara düşürecektir. 1:1 fiyatla takas yaptıktan sonra artık 1:1 fiyatını değerli görmezler ve aynı fiyattan tekrar bir takas yapma önerisini reddederler.
Mehmet, Ali’ye sitem eder: “Neden elmalarını Ahmet’ye bu kadar ucuza verdin? Beni bekleseydin ben sana her elma için daha fazla muz teklifinde bulunacaktım. Sen de ben de daha fazla kâra geçecektik”. Ali 2 elmasını Mehmet’e verseydi karşılığında 3 muz teklifi alabilirdi (Mehmet 10. sıraya yükselirdi – 3E 1M; Ali ise 11. sıra yerine 8. sıraya yükselirdi – 2E 3M). Bu durumda Ahmet ile yapmış olduğu takastan daha kârlı bir sonuca ulaşmış olurdu.
Ali ve Ahmet 1:2 oranı kabul ederse: Ali 7. sıraya ve Ahmet 15. sıraya yükselir. Bunu gören Mehmet aynı fiyattan piyasaya dahil olmak ister ve Ali ile takas işlemine girişir. Ali 7. sıradayken 1:2 fiyatla bir elmasını daha Mehmet ile takas ettiğinde 6. sıraya (2E 4M) yükselecektir; yani kâr edecektir. Mehmet ise aynı takas işleminin sonucunda 11. sıraya yükselir; o da kâr eder.
Örneğin; Ali ve Ahmet 1:3 oranı tercih eder. 1 elma = 3 muz fiyatı oluşur. Bu fiyat üzerinden Ali, Mehmet’e bir teklifte bulunursa ne olur? Ali 1 elma vermeyi teklif edip 3 muz talep ettiği takdirde kendisi kâra geçecek olsa dahi (4. sıra – 3E 3M) Mehmet’te durum aynı değildir. Bu fiyat Mehmet için 14. sıraya (2E 1M) gerilemek anlamına gelir, yani Mehmet zarar edecektir. Muz/elma fiyatı 1:3 olarak kabul edilmiş olsa dahi bu fiyat sadece Ali ve Ahmet’yi bağlar; Mehmet hiçbir takas işlemine girişmeden hayatına devam eder. Böylece daha alt seviyedeki bir konuma düşmemiş olur.
Mehmet’in dahil olmasıyla birlikte artık Ali ile anlaşabileceği 1:1 veya 1:2 fiyatları Ahmet’yi cezbetmez, çünkü bu fiyatlar Ahmet’nin elindeki muzları daha değersiz hâle getirir. Farklı değerleri ve malları olan bir başka insanla alışveriş yapmak, Ahmet için daha tatmin edici bir tercih olacaktır.
Görüleceği üzere subjektif değerlerle gönüllü bir şekilde takas işlemine giren insanlar sayesinde farklı ürünler arasında farklı oranların (fiyatların) belirlenebilmesi mümkündür. Bütün bu süreç gerçekleşirken bir tanesinin diğerine silah doğrultup elma veya muzları zorlamaya dayanarak alması el koyan kişi için kârlı iken mallarına el konulan kişi için zararlıdır; zira tek taraflı bir zorlama ilişkisi mevcuttur. Özgür bireylerin özgürce bir araya gelmesi sonucunda fiyatlar gayet makul bir şekilde oluşmaktadır. Modern ve karmaşık ekonomi, yukarıda anlatılan basit örnekle aynı mantığa sahiptir.
Sonuç
İktisadî teori, belli sayıda kişinin belli stoklarla bir araya geldiği durumda hangi fiyatın oluşacağını kesin olarak söyleyemez.
İktisadî teori, yeni bir katılımcının eklenmesiyle (arzın artmasıyla) veya katılımcının dışlanmasıyla (arzın azaltılmasıyla) fiyatların ne yöne evrilebileceği hakkında yorum yapabilmemize yardımcı olabilir.
İnsanın tercihleri cardinal değil, ordinaldir. Olası sonuçları kafasında değerlendiren birey, subjektif değerlerine göre bir tercih sırası belirler ve bu sıralamada mümkün olan en yüksek noktaya ilerlemeye çalışır.
İnsanlar daha kârlı olduklarını düşündükleri için birbirleriyle alış veriş yapar. Gönüllü alışveriş sonucunda her iki taraf da kendi tercihleri ölçüsünde ve eskiye kıyasla daha tatmin edici konuma geçerler, yani kâr ederler.
Elindeki X ürünü Y ürünüyle takas eden kişi için Y, X’ten daha değerlidir. Diğer taraf için ise X, Y’den daha değerlidir. Bu gerçeklik, fiyat ne olursa olsun değişmez; 1:3 de olsa 4:1 de olsa gönüllü gerçekleşen takasta her iki taraf, eline geçen ürüne elinden çıkan üründen daha fazla değer vermiş demektir.
Fiyat, X ürünüyle Y ürünü birimlerinin takası konusunda o ürün sahiplerinin subjektif değerlerinin ortak noktada buluşmasıyla oluşan orandır. X=2Y, 3Y=X vs.
Belirlenen fiyat belli ürünlerin takasını ilgilendirdiğine göre, takas işlemine girişmeyen ve fiyat belirlemeye dahil olmayan herkes belirlenen o fiyatta takas yapmaktan kaçınabilir. Çünkü bu kaçınma eylemi, belirlenen fiyatın kabul edildiği ihtimale göre daha kârlı olacaktır.
Fiyatı belirleyen şey dışarıdaki bir gözlemci değildir. Fiyat, piyasada arz ve talebe katılan aktörler tarafından serbestçe (özgürce, müdahalesiz/saldırısız bir şekilde) belirlenir ve piyasaya dahil olmayan bir gözlemcinin fiyat belirlemesi mümkün değildir. Aksi durum fiyat kavramının doğasına, tanımına ters olur.
Takas işleminin bir mübadele aracıyla gerçekleştiriliyor olması, fiyatın oluşum sürecini ve mantığını değiştirmez. Subjektif değer ve ürünlerin azlığı-çokluğu farklı fiyatları ortaya çıkarır, para gibi bir mübadele aracı ise bu fiyatların oluşumunu kolaylaştırır.
Fiyat, ne iyidir ne de kötüdür. Fiyat, subjektif değerlerin ortaya çıkardığı sonuç olduğuna göre objektif bir iyi veya kötüye tabi olamaz. O fiyatı makul bulan kişiler gönüllü olarak o fiyattan takas yapabilir; makul bulmayanlar ise makul buldukları fiyatın oluşması için başka insanlarla bir araya gelebilir.
Bir ürünün fiyatı, o ürünün mevcut miktarının diğer ürünlerin mevcut miktarına göre daha az/fazla olduğu hakkında fikir yürütmemizi sağlayabilir. X ürünün denge fiyatı 5Y olarak ortaya çıkmışsa ve zamanla 9Y’ye yükselmişse elinde X ürününü bulundurup piyasaya sunan insanların karşısında eskiye göre daha fazla ürün (seçenek) var demektir. X ürünü sahipleri daha tatmin edici konuma geçmek için fiyatı artırabiliyor demektir. X’in fiyatının tekrar 5Y’ye düşebilmesi, X’e olan talebin azalmasıyla veya X miktarının artmasıyla mümkündür.
Fiyatın ancak ve ancak tamamen serbest (gönüllü) bir piyasada subjektif tercih ve mevcut duruma göre belirlendiğini, merkezi bir kişi veya kişi grubu tarafından fiyat belirlemenin mümkün olmadığını öğrendiğimize göre artık parayı çok daha rahat anlayacağız. Daha sonra da bankacılık sistemi hakkında doğru analizler yapabilecek hâle geleceğiz. Bütün bu süreç sonunda ise serbest piyasa-devlet müdahalesi çatışması hakkında doğruluğundan emin olduğumuz analizleri yapmamız mümkün olacak.
Commentaires