Daniel Lacalle - 28.07.2021
Küba, halkını baskı altında tutmak ve sindirmek için sürekli şiddetle korkutma [terör] ve propagandayı kullanan bir diktatörlüktür. Vatandaşlarını hapsetmekte, en temel insan haklarını ellerinden almakta, onları susturmakta ve ailelerini tehdit ve şantajla karşı karşıya bırakmaktadır. Diktatörlük rejiminin sürekli yasadışı gözaltı uygulamaları, siyasi muhaliflerin itibarlarının ve hayatlarının mahvedilmesi ve temel hakların kısıtlanmasının herhangi bir abluka veya ambargoyla ilgisi yoktur, her şey totaliter komünist diktatörlükle ilgilidir.
Küba diktatörlüğünü aklamaya yönelik tüm propaganda iki yalana dayanmaktadır: Aslında var olmayan “abluka” ve sözde mükemmel olan “kamu sağlık hizmetleri ile halkın sağlığı.”
Küba sadece bir tek ablukadan muzdariptir; o da gıda ve ilaç ithalatını, internet kullanımını ve seyahat özgürlüğünü kısıtlayan diktatörlüğün halkına karşı uyguladığı ablukadır. Bunun kanıtını, rejimin gıda ve ilaç ithalatına getirdiği sınırlamayı “geçici olarak kaldırdığı” bu hafta [15 Temmuz 2021] gördük.
Küba’nın sözde mükemmel kamu hizmetleri yalanını yıkmak da gayet kolaydır. Bunu görmek için Küba’ya gitmeniz yeterli olacaktır.
Rejimin o çok reklamını yaptığı sağlık sistemi, sadece zengin yabancılara ve rejimin liderlerine kaliteli hizmet sağlayan başarısız ve harap bir sistemdir. Havana’da bana anlatıldığı üzere Küba “dünyanın en pahalı ücretsiz sağlık hizmetinden” muzdarip durumdadır.
Sağlık hizmetlerinin kalitesine ilişkin efsane birçok kez çürütülmüştür. Archivo Cuba (Küba Arşivi) adlı sivil toplum kuruluşundan María Werlau, “Küba’da sağlık hizmetleri sıradan vatandaşlar için berbat hâldedir. Yönetici elit ve ABD doları ile ödeme yapan yabancıları kayıran bir apartheid [ayrımcılık] sistemi söz konusudur” ve “Küba sağlık sisteminin şeffaflık ve kapasiteden yoksun olduğu” ortaya konmuştur. Sağlık politikaları iyi sonuçlar vermediği gibi hastaların temel haklarını da kısıtlamaktadır; “hiç de örnek alınabilecek bir model değildir.”
Küba’ya seyahat eden herkes, bazılarının UNICEF’in sık sık tekrarladığını söylediği “çocuklarda yetersiz beslenmenin olmadığı” iddiasının bir yalan olduğunu ve halkı baskı altında tutmak için hâlâ tayınlama karnesi ve sefaleti araç olarak kullanan bir rejimi maskelemekten başka bir işe yaramadığını görebilir.
Ancak UNICEF hiçbir zaman Küba’nın çocuklarda yetersiz beslenmeyi sona erdirdiğini söylememiş, sadece “düşük kilolu çocukların görülme sıklığının %4’e düştüğünü” belirtmiştir ki bu oran örneğin Kosta Rika ve Şili’de %1’e ulaşarak rekor kırmıştır. Tracking Progress on Child and Maternal Nutrition: A Survival and Development Priority [Çocuk ve Anne Beslenmesi Konusundaki İlerlemenin İzlenmesi: Bir Hayatta Kalma ve Kalkınma Önceliği (UNICEF, Kasım-2009 sayısı, s. 102 ve devamı)] adlı araştırma, diğer ülkelerin Küba’dan ne kadar daha iyi durumda olduğunu açıkça göstermektedir.
Araştırmalara göre bebek ölümlerine ilişkin gerçek veriler resmî istatistiklerin iki katıdır ve Şili ya da Kosta Rika gibi ülkelerden çok daha kötüdür (örneğin bakınız: “Infant Mortality in Cuba: Myth and Reality,” Roberto M. Gonzalez).
Abluka efsanesi ise çok daha komiktir. Aslında var olmayan abluka, diktatörlüğü aklamak için bahane olarak kullanılan bir yalandır.
Küba’nın uluslararası ticaretinin GSYİH’ye oranı 2020 yılında %27 iken, örneğin Brezilya’nınki %32’dir. İhracatı GSYİH’nin %14,5’i iken Brezilya’da bu oran %16’dır (Dünya Bankası verilerinden teyit edebilirsiniz).
Amerika Birleşik Devletleri, ithalatın %3’ü ile Küba’nın dokuzuncu en büyük ticaret ortağıdır. Küba’nın doksandan fazla ülkeyle yirmi yediden fazla ikili anlaşması vardır ve diğerlerinin yanı sıra Kanada (%22), Çin (%21), Venezuela (%13), İspanya (%11), Hollanda (%7), Almanya, Belçika, İsviçre, Kıbrıs (her biri %2) ve Fransa’ya (%1) ihracat yapmaktadır (bakınız: Cuban Statistical Office, 2020 ed.).
Amerika Birleşik Devletleri’nden Küba’ya yapılan gıda ve tarım ürünleri ihracatı Mart 2021’de %74,7 artarak yıllık bazda %54,3’lük bir artış göstermiştir (Cuba Trade).
Küba ise 2020 yılında Venezuela (maliyetine veya ücretsiz ham petrol), Çin, İspanya, Rusya, Meksika, İtalya, Arjantin, Brezilya, ABD ve Almanya’dan ithalat yaptı. Ne “abluka” ama.
Küba’nın karşı karşıya olduğu tek ambargo, diktatörlük rejiminin askerî amaçlarla kullandığı ürünlere yöneliktir.
Solun ambargo hakkında sakladığı şey şudur: Ambargo 1958’de Fulgencio Batista rejimiyle birlikte silah satışını sınırlamak için uygulanmaya başlanmıştır. ABD’nin Küba’ya ihracatına yönelik 1960 ambargosu gıda ya da ilacı kapsamamıştır. 2000 yılından bu yana ABD’nin Küba’ya gıda ya da ilaç ihracatı konusunda herhangi bir ambargo uygulanmamaktadır.
2001’den bu yana doksandan fazla Kuzey Amerikalı çok uluslu şirket Küba’ya ihracat yapmıştır. 2014 yılından bu yana altmış Kuzey Amerika şirketi Küba’da doğrudan faaliyet göstermektedir (Cuba Trade Economic Council).
Dışişleri Bakanlığı’na göre Küba 2020 yılında ABD’ye 14,9 milyon dolar değerinde mal ihraç etmiş ve 176,8 milyon dolar değerinde mal ithal etmiştir. Çin’e yapılan ithalat ve ihracat da büyük önem teşkil etmektedir.
Dışişleri Bakanlığı’na göre ABD, Küba’nın en büyük gıda ve tarım ürünleri tedarikçisidir ve bu malların ihracatı 2018 yılında 220,5 milyon dolar değerinde olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri aynı zamanda 2018 yılında toplam 275,9 milyon dolar değerinde ilaç ve tıbbi ürünler de dâhil olmak üzere Küba’ya insani yardım ürünleri sağlayan başlıca tedarikçilerden biridir. ABD’den gelen ve 2017 yılında 3,5 milyar dolar olduğu tahmin edilen havaleler, diktatörlüğün en büyük döviz kaynağıdır.
Küba’yı yok eden şey komünizmdir. Yani yıkıcı ve savurgan bir diktatörlük rejimi olmasıdır.
Fidel Castro rejimi sübvansiyonları çarçur eden bir makinedir. Sovyetler Birliği’nden 1960 ve 1990 yılları arasında altı Marshall Planı’na eşdeğer yardım almıştır ancak büyüme modelini geliştirememiş ya da verimliliği arttırmak için büyük sübvansiyonlardan yararlanamamıştır. Küba 1960 ile 1990 yılları arasında Sovyetler Birliği’nden 65 milyar dolardan fazla yardım almıştır, ve buna diğer sosyalist ülkelerden aldığı yardımlar dâhil değildir.
Küba diktatörlüğü Çin, Rusya ve Venezuela’dan aldığı sübvansiyon ve yardımları da çarçur etmiştir.
Küba’nın sağlık programı Misión Barrio Adentro için Havana’daki diktatörlük sadece on altı yılda 120 milyar dolar yardım almıştır ki bu miktar 2019 yılında Nicolás Maduro tarafından açıklanmış ve Venezuela’daki Küba Temsilcilikleri Başkanı Julio García tarafından da teyit edilmiştir.
Küba Venezuela’dan başka konseptler, başka misyonlar, enerji santrallerinin satışı, gıda ithalatında triangülasyon [üçlü iş birliği] ve hatta milyonlarca ampul satışı için daha fazla para elde etmiştir.
Geçtiğimiz on sekiz yıl içerisinde Çin, Küba’nın yaklaşık 5 milyar dolarlık borcunu affetmiştir ki bu tutar ticaret ortaklarının toplam borcunun neredeyse yarısına tekabül etmektedir. Elbette Küba diktatörlük rejiminin sürekli temerrüde düşmesi nedeniyle Çin ile ticareti de azalmıştır.
Rusya da örneğin Dünya Gıda Programı’nın (World Food Program) temsilciliği ve Rusya’ya olan borcun %90’ının silinmesi (2014) sayesinde Küba’ya milyarlarca dolar, başka bir deyişle yaklaşık 25,8 milyar dolarlık bir hibe gerçekleştirmiştir.
Forbes’a göre, sadece 2011 ve 2014 yılları arasında Meksika, Japonya, Çin ve Rusya beraberce Küba diktatörlüğünü 40 milyar dolar borçtan muaf tutmuşlardır ki bu da Küba’nın mevcut GSYİH’sinin %50’sine denk gelmektedir.
Paris Kulübü kreditörleri de 2015 yılında Küba’nın 8,5 milyar dolarlık ödenmemiş borcunu iptal etmişlerdir.
Küba diktatörlüğü hep aynı şeyi yapmaktadır: Yani sürekli borç alıp parayı çarçur etmekte, halkı yoksullaştırmakta ve taahhütlerini yerine getirmemektedir. Sonra da var olmayan bir “ablukadan” şikâyet etmektedir.
Hibeler, borç silme ve mali desteği de eklersek, Rusya, Çin, Venezuela ile Küba’nın başlıca ticari ortakları son on altı yılda Küba diktatörlüğüne 200 milyar doları aşan mali yardım ve bağışta bulunmuştur.
Tüm bunlara rağmen ve Venezuela’nınki kadar yıkıcı bir para politikası izleyerek değersiz ve talep görmeyen Küba pesoları basan ve elde ettiği rezervleri çarçur eden Küba, Reuters’e göre 2021 yılında %500 enflasyona ulaşmış olacak.
Küba diktatörlüğü tüm bu parayla ne yapmıştır? Küba halkını sefalete mahkûm ederken har vurup harman savurmuştur.
Tarafsız bir şekilde hesaplandığında Küba’da yoksulluk oranı %50’ye varmaktadır. Ulusal İstatistik ve Bilgi Dairesi’nin (Oficina Nacional de Estadísticas e Información) verilerine göre çalışma çağındaki nüfusun %35,6’sı işsiz durumdadır ya da yetersiz düzeyde istihdam edilmektedir. Parasal ve ekonomik felaket, Küba’nın İnsani Gelişme Endeksi’ndeki konumunu 73’ten son sıralara düşürecektir.
Küba’yı yok eden şey nedir? Küba’yı yok eden, aslında var olmayan abluka değil, komünizmdir.
Comentarios