top of page

Askerî Strateji Ekonomiyi Göz Ardı Ederse

Tuğamiral Alfred Thayer Mahan’ın Hüzünlü Hikayesi


03/03/2023 - Martin George Holmes

Birçok modern askerî lider ve stratejistin iktisattan anlamaması büyük bir trajedidir. Eğer anlasalardı, çok daha az savaş, çok daha az askerî harcama ve çok daha az savurganlık olurdu diye düşünüyorum. Kuşkusuz, kapitalist bir çağda savaşın korkunç insanî ve iktisadî maliyetleri konusunda da daha fazla farkındalık olurdu.


Büyük Avusturyalı iktisatçı Ludwig von Mises bu hususu çok iyi anlamıştı. 1927 tarihli Liberalizm adındaki kitabında, Fransız Devrimi ve Napolyon Savaşları’nın (1792-1815) sonlarına doğru dünyanın kendi kendine yeten ekonomik bloklara bölündüğünü belirtmiştir.¹ Bu etmen, Britanya’yı Kıta Avrupası ticaretinden dışlayarak mahvetmek üzere tasarlanmış bir abluka olan Napolyon Bonaparte’ın Kıta Sistemi’nin başarısızlığını açıklamaya yardımcı olmaktadır. Sistem kötü bir şekilde yürütülmüştür, ancak Mises, titizlikle uygulanmış olsaydı bile, iki tarafın da diğeriyle ticaret yapamadığı için aç kalmayacağını vurgulamaktadır. Örneğin, Kıta toplulukları ihtiyaç maddeleri için kendi tarımlarına güvenebileceklerdi. Sadece şeker gibi bazı lüks ürünler bulunamaz ya da çok zor elde edilirdi.


20. yüzyıla gelindiğinde durum değişmişti. Dünya daha bütünleşmiş bir hâl almıştı; liberal ideallerin teşvik ettiği iş bölümü, birçok bölgenin artık kendi kendine yetemeyeceği anlamına geliyordu. Özellikle sanayileşmiş birçok ülke gıda üretimi için ithal gıda ve malzemelere bel bağlamıştı. Onları bu mallardan mahrum bırakmak felaket olurdu.²


Mises ve diğer zeki liberal iktisatçılar için çok açık olan bu ekonomik değişim, hayret verici bir şekilde, modern zamanların en etkili deniz stratejisti olan Birleşik Devletler Donanması’ndan Tuğamiral Alfred Thayer Mahan’ın dikkatinden kaçmıştı. Mahan, deniz ticareti ve deniz gücünün jeopolitik önemini ilan eden The Influence of Sea Power on History (Deniz Gücünün Tarihe Etkisi) adlı kitabının ilk cildinin 1890 yılında yayınlanmasının ardından uluslararası bir üne kavuştu. Yaygın bir emperyalizm çağında, dünyanın dört bir yanındaki büyük güçler Mahan’ın tavsiyelerine uyarak denizaşırı çıkarlarını korumak ve genişletmek için ağır gemilerden oluşan savaş filoları inşa ettiler (ya da mevcut filolarını geliştirdiler).


Mahan uzun süre denizlerin kontrolünü ele geçirmeyi amaçlayan büyük savaş gemisi muharebelerinin savunucusu olarak yaftalanmıştır. Daha güncel araştırmalar, dindar bir Hıristiyan ve engin bilgili bir düşünür olan Mahan’ın savaşı mümkün olduğunca etik ve doğru bir şekilde yürütme konusunda derin kaygılar taşıdığını ortaya koymuştur.³ Savaşta kayıpları en aza indirmek isteyen Mahan, aslında düşman limanlarına yakın veya uzak abluka uygulayarak düşmanın deniz ticaretini etkisiz kılmayı savunmuştur. Bu strateji düşmanın ekonomik temelini yok edecek ve onları teslim olmaya zorlayacaktı. Mahan’ın 1899’da belirttiği gibi, “İnsanların kanları yerine dolarlarını emerek amaçlarına ulaşması deniz gücünün zaferi olmuştur.”⁴ Mahan bu görüşünü kanıtlamak için, 17. yüzyıldaki İngiliz-Hollanda Savaşları (İngiltere’nin Hollanda ticaretini boğduğu savaş) ile Fransız Devrimi ve Napolyon Savaşları (İngiltere’nin Fransız ticaretini boğduğu savaş) gibi bir dizi eski savaşı örnek göstermiştir.


Mahan’ın savaş zamanı kayıplarını azaltmaya yönelik insancıl arzusu takdir edilebilir. Ancak Mahan’ın deniz ticareti üzerine yaptığı çalışmalardan 20. yüzyıla gelindiğinde zamanın değiştiğini öğrenmiş olması gerekirdi. Sanayileşmiş bir ulusa yönelik ciddi bir abluka sadece o ülkenin ekonomisine değil, sivil halkına da zarar verecekti. Savaştaki şiddetin yerini yurt içindeki şiddet alacaktı. Şaşırtıcı bir şekilde Mahan, düşüncelerindeki bu eksikliği hiçbir zaman kabul etmemiş gibi görünüyor. Bildiğim kadarıyla akademisyenler de bu konuya yeterli ilgiyi göstermemişlerdir.


Mahan, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından kısa bir süre sonra, Aralık 1914’te öldü. Mahan’ın bu çatışmayı daha fazla görecek kadar yaşamamış olması trajiktir, çünkü bu onun deniz stratejisinin şeytanî doğasını ortaya koymuştur. İngiliz Kraliyet Donanması, tarımı için ithal gıda ve ithal gübreye bağımlı olan Almanya’ya hızlı bir şekilde uzak bir abluka uyguladı. Bu abluka Almanya’nın müttefiki Avusturya-Macaristan’ı da etkiledi. Sonuçları felaket oldu. Abluka nedeniyle bu bölgelerde yaklaşık bir milyon sivilin öldüğü tahmin ediliyor; bu ölümler genellikle doğrudan açlıktan değil, yetersiz beslenmenin bağışıklık sistemlerini zayıflatmasından kaynaklanıyordu.⁵


Ayrıca bu ülkelerde yaşayan çok daha fazla sayıda insan da ekmek ve et gibi temel gıdaların yerini almak üzere tasarlanmış ersatz ürünleri yani yapay ikameleri tüketmekten kaynaklanan korkunç sağlık sorunları yaşadı. Bunlar genellikle sağlıksız, besleyici olmayan ve sindirilemeyen, bazıları ise düpedüz zehirli olan bir dizi malzemeden üretiliyordu.⁶ Bu acılar yeterince kötü değilmiş gibi, Almanların ablukaya duydukları öfke, Britanya İmparatorluğu’na karşı çok sayıda sivil ve askerin ölümüne neden olan sınır tanımayan denizaltı savaşı ve bombardıman saldırılarını sürdürmelerini etkiledi. Ayrıca bu öfke, Mahan’ın çaresizce kaçınmaya çalıştığı türden kanlı bir çatışmaya sahne olan 1916’da Jutland’da İngiliz Büyük Filosu’yla çarpışan Alman Açık Deniz Filosu’nun manevralarını da etkisi altına almıştı.


Yani buradan çıkarılacak tarihsel ders açıktır. İktisat bilgisi dünyayı anlamak ve onun içinde etik davranmak için hayatî önem taşır. Hatta askerî stratejistler bile iktisadı görmezden gelerek kendilerini riske atarlar. Mahan hakkındaki ana akım akademik görüş son yıllarda iyileşmiş olabilir, ancak ablukalara verdiği destek, savaş sırasındaki etik kaygılarına rağmen, dünya tarihi üzerinde olumlu bir ahlâkî etkiye sahip olmadığını göstermektedir.


Dipnotlar:

1. Ludwig von Mises, Liberalism in the Classical Tradition, çev. Ralph Raico (Irvington-on-Hudson, NY ve San Francisco: The Foundation for Economic Education, Inc. ve Cobden Press, 2002), s. 26.

2. A.g.e., s. 27.

3. Mahan’ın ahlâkî dünya görüşü hakkında bkz: Suzanne Geissler Bowles, God and Sea Power: The Influence of Religion on Alfred Thayer Mahan (Annapolis: Naval Institute Press, 2015); ve ayrıca Jon Tetsuro Sumida, Inventing Grand Strategy and Teaching Command: The Classic Works of Alfred Thayer Mahan Reconsidered (Washington ve Baltimore: The Woodrow Wilson Center Press ve The Johns Hopkins University Press, 1997).

4. Alfred T. Mahan, Lessons of the War with Spain and Other Articles (Boston: Little, Brown and Company, 1899), s. 106.

5. Alexander B. Downes, Targeting Civilians in War (Ithaca ve Londra: Cornell University Press, 2008), s. 87.

6. Alexander Watson, Ring of Steel: Germany and Austria-Hungary in World War I (New York: Basic Books, 2014), ss. 334-435.


 

Martin George Holmes, Yeni Zelanda’daki Otago Üniversitesi’nden doktora derecesine sahip bir tarihçidir.

Çevirmen: xxx

Editör: Fırat Kaan Aşkın

Bu yazı, Mises.org sitesinin “When Military Strategy Ignores Economics: The Sad Story of Rear Admiral Alfred Thayer Mahan” adlı makalesinden tercüme edilmiştir.
375 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Sonuç

Comments


Yazı: Blog2 Post
bottom of page