top of page

Rus-Ukrayna Savaşı: Demagogların Ülkedeki Özgürlükleri Yok Etmeleri İçin Yeni Bir Fırsat I José Niño

14/05/2022 - José Niño

Politikacılar savaş dönemlerinden tamamen zevk alırlar. Savaşın aktif olduğu dönemler, siyasi sınıfın güce en aç üyelerinin en ahlaksız siyasi fantezilerine kapıldığı dönemlerdir. Rus-Ukrayna Savaşı ise bu eğilimin bir istisnası olmadı.


Batılı politikacılar, ülke içindeki sivil özgürlükleri kısıtlamak ve ülkelerini nükleer bir güçle açık bir çatışmaya daha da sürüklemek için İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa topraklarındaki en büyük konvansiyonel askeri çatışmadan yararlanıyorlar. Batılı hükümetlerin izlediği iç tedbirler özellikle nefes kesici bir dereceye ulaştı.


Örneğin Avrupa Birliği, yalan bilgi yaydığı iddiasıyla RT ve Sputnik gibi Rus devlet medya kuruluşlarını yasakladı. İfade özgürlüğünün daha da muhafaza edildiği Amerika Birleşik Devletleri'nde ise ifade özgürlüğüne yönelik saldırılar daha kurumsal bir renk aldı. Örneğin Google gibi Büyük Teknoloji devleri, Rusya'dan fon alan kanalları büyük bir hevesle engelledi.


Daha da korkunç olanı ise, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya gibi AB ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü(NATO) üyelerinin eylemleri oldu. Bu ülkeler, Rusya'nın Ukrayna'ya olan işgal hareketini destekleyecek her türlü davranışı/yorumlamayı suç olarak kabul ettiler.


Benzer şekilde Letonya, kendi vatandaşlarının Rusya'nın Ukrayna'daki askeri harekâtına destek veren kişileri ihbar edebilecekleri bir polis yardım hattı oluşturdu. Birkaç Alman devleti ise Rusya'nın askeri harekatı ile bağlantılı olan Z sembolünü gösteren kişileri yargılayarak sınırları daha da zorladı.


Kurumsal basın ve hükümetler şaşırtıcı bir emsal oluşturuyor. "Rusya yanlısı(pro-Russia)" içeriğinin tanımı, savaş karşıtı aktivistlere ve müdahaleci olmayanlara saldırmak için potansiyel olarak genişletilebilir.


Rusya'nın Ukrayna'yı işgali korkunç olsa da, bu işgal hakkında ve buna neyin yol açtığı konusunda dürüst tartışmalar yapılması gerekiyor. Uluslararası ilişkiler uzmanı John Mearsheimer, NATO'nun genişlemesi gibi ABD dış politika hamlelerinin mevcut büyük güç trajedisinin koşullarının yaratılmasına nasıl yardımcı olduğunu anlattı. Mearsheimer, mevcut güvenlik krizine neyin neden olduğuna dair alternatif bir teori ortaya koyduğu için Chicago Üniversitesi öğrencileri tarafından neredeyse bir mücadele oturumuna maruz bırakıldı.


Son zamanlardaki gidişata bakıldığında, Batı'nın dış politikasına yönelik realist eleştirilerin bile sosyal ve politik yaptırımlara maruz kalınabileceğini öne sürmesi pek de zor olmayacaktır. ABD'nin jeopolitik hırslarının mevcut istikrarsızlığın yaratılmasında önemli bir rol oynadığına işaret eden basit bir söylem veya eylem, derin devlet taraftarlarının gözünde ''Rus yanlısı'' bir konuşma olarak değerlendirilebilir.


Muhaliflerin savaş karşıtı görüşleri nedeniyle cezalandırılmaları Amerikan tarihinde yeni bir şey değil. Sosyalist lider Eugene V. Debs bunu I. Dünya Savaşı sırasında zor yoldan öğrendi. Amerika'nın savaş çabalarının tartışmasız geçmesini sağlamak için Wilson yönetimi 1917'de Casusluk Yasası'nı, ardından 1918'de Fitne Yasası'nı kabul etti.


Bu tasarılar sert cezai yaptırımlar getirdi. 16 Haziran 1918'de Debs, Ohio, Kanton'da katılımcılara I. Dünya Savaşı taslağına direnmeleri için yalvaran bir konuşma yaptı. Debs'in eylemleri sonunda onu yasalarla belaya soktu ve on kez isyan çıkarma suçlamasıyla suçlandı. Sosyalist aktivist on yıl hapis cezasına çarptırıldı ve ömür boyu haklarından mahrum bırakıldı.

Sonunda ise hapisten çıkarılmak için mahkeme tarihçileri tarafından en çok gözler önüne serilen başkanlardan biri olan Başkan Warren G.Harding'den bir af aldı ve Debs 1921'in sonlarına doğru serbest bırakıldı.


Daha sonra Vietnam Savaşı sırasında, FBI'ın savaş karşıtı grupları izlediği ve hatta etkinliklerini engellemek için onların arasına sızdığı birkaç vaka vardı. Randolph Bourne'un bitmemiş bir el yazmasında ilan ettiği gibi, "Savaş Devletin sağlığıdır." Batılı hükümetler, büyük bir güç çatışması sırasında güçlerini artırmak için fazla mesai yaptıklarından, durum böyle olmaya devam ediyor.


Kendilerini liberal demokrasi olarak ilan eden ülkeler, Covid-19 salgını sırasında kaprisli teknokratlar vasıtasıyla vatandaşlarına dürtülüp, kışkırtılması gereken sığırlar gibi davrandıklarında gerçek yüzlerini zaten gösterdiler. Şimdi ise Rus-Ukrayna Savaşı şiddetlenirken, bastırılmış zalim arzularını daha da ortaya koyuyorlar. Batı'nın eşsiz değer önerisinin ayrılmaz bir parçası, sayısız toplumun yönetim belgelerinde asla yer almadığı sivil özgürlüklere olan saygısıdır fakat şimdi ise bu büyük ölçüde değişti. Batılı hükümetlerden özgürlük yanlısı olma konusunda gelen kibirli retorik, gerçek davranışları gözlemlendiğinde en iyi ihtimalle anlamsız ve içi boştur.


Buradaki ironi, Batı'nın klasik "savaştığın şey olursun" yoluna düşmüş olmasıdır. İstisnacılıkları konusunda göğüsünü geren Batılı ülkeler, şimdi sövüp saydıkları ülkelere dönüşüyorlar.


Politika ironi duygusundan yoksun değildir.


Yazar - José Niño

José Niño, Austin, Teksas merkezli serbest yazardır. Onunla Facebook veya Twitter üzerinden iletişime geçebilirsiniz. Premium bültenini buradan alabilirsiniz. Onun Substack'ına buradan abone olabilirsiniz.


Çevirmen - xxx


68 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2 Post
bottom of page