top of page

Sosyal Demokrasi Efsanesini Yıkmak I Octavio Bermudez

07/06/2022 - Octavio Bermudez

Sosyal demokrasi (veya refah devleti), laissez faire kapitalizmi ve komünizm arasında pek çok insanın huzurlu olduğu hoş bir denge unsuru gibi görünebilir. Sosyal demokrasi savunucularının argümanları arasında, minimal bir devlette yoksullara ne olacağı ve onlara kimin yardım edeceği konusunda endişeler vardır.


Bu argümanların içindeki gizli önerme, kapitalist sistemin yoksul insanları ortaya çıkardığı ve devletin bu insanlara gerçekten yardım ettiğidir. Onlar böyle bir sorunun çözümü için devletin orta boylu olarak piyasaya ılımlı müdahalesini öngörürler ve tarihsel bir gerçek olarak komünizm/sosyalizmi reddederler(otoriterliğe, fakirleşmeye vs sebep olduğu için).


Hayırseverliğin söz konusu yoksullukla mücadeleye yardımcı olacağını söylemek kolay olsa bile,

daha kesin fakat zor bir cevap var. Birisi devletin yoksulluğu mücadele ederek azaltması gerektiği önermesine herhangi bir şekilde karşı çıkmak zorunda.


Cevabın ilk bölümü devletin doğasına bakmak, ama neden? Nasıl bir örgütlü yapıyla uğraştığımızı

anlamak için. Devlet neden vardır ve toplum devletin nasıl aşağısındadır? Devlet doğduğunuz andan itibaren parçası olduğunuz veya altında olduğunuz bir örgütlenmedir. Siz onun bir parçası olma seçeneğini seçmezsiniz, sadece onun sınırları içinde bir yerde doğarsınız ve bu yüzden onun kurallarına tabi olursunuz.


Devlet, seçmeden üyesi olduğunuz bir yapıdır ve hiç kimseye devletin kurallarına uyması için bir

sözleşme sunulmaz. Diğer bir tabirle, devlet sizin rızanız olmadan hayatınızı düzenler. Burada akıllara şu soru gelir: Dünyanın doğduğunuz herhangi bir yerinde devlet neden vardır?


Bu tarihi bir sorudur ve cevabı sorunun içindedir. Tüm devletlere baktığınızda sizin doğduğunuz yeri zaman içinde ele geçiren yapının devlet olduğunu görürsünüz (Konuyla alakalı ayrıntılı bilgi için Oppenheimer’ın “Devlet” adlı kitabına bakabilirsiniz). Söz konusu topraklarda yaşayan hiç kimseye bu toprakları ele geçiren devletin bir parçası olmak isteyip istemedikleri sorulmamıştır (Hatta

referandumda bile bu aidiyeti reddedenler devletin bir parçası olmaya zorlanmaktadır).


Şimdi varsayalım ki, biz bir hükümetiz ve ülkemizde yoksulluk var. En azından bu durum için ne yapmayı deneyebiliriz? Sosyal demokrat bir hükümet yoksullukla mücadele için hangi araçlara sahip olmalıdır?


Para bir anahtardır, hükümet ise sosyal demokraside para arzı üzerinde tekele sahiptir. Peki, bu para arzı yoksullukla mücadele için kullanılırsa ne olur? Hükümet para arzını azaltabilir, düzeltebilir veya artırabilir ve bu üç şey bütün ekonomiye etkiler. Bu durum kötü bir süreci başlatır ki, arz ve talebe bağlı olmayan para arzı politikaları nispi fiyat sistemini bozar. Diğer bir tabirle, enflasyon veya deflasyona sebep olur. Refah düzeni alternatif bir seçenek olabilir ki, bu sistem yoksullara para verme anlamına gelir.


Fakat bu sisteminde kendine özgü sorunları vardır. Birincisi, verilen para bir başkasından vergiyle alınmaktadır, dolayısıyla başka birini yoksullaştırmak pahasına para verilen kişiyi zengin etmiş olursunuz. İkincisi, para verdiğiniz insan çalışmak için herhangi bir teşvike ihtiyaç duymayacaktır.


Çünkü bu insan bir şekilde para alacağını biliyor olacaktır. Bu durumda üretim azalacak ve ekonomiye dahil olan herkes bundan etkilenecektir. Söz konusu yeniden dağıtım yukarıdan aşağı yapılsa bile bu durum zenginden alıp fakire vermek anlamına gelir. Zenginler bu durumda kurtarıcı olmasına rağmen başka sorunlar ortaya çıkacaktır. Böylece, onlardan para alırsanız yatırımlar azalacaktır ve ticaretin genişlemesi etkilenecektir.


F.A Hayek’in dediği gibi, devletin bir toplumu daha eşitlikçi bir hale getirmek için yaptığı dağıtım

yöntemi, bir tiranın ırksal elitlere sağlayacağı fayda için kullandığı yöntemle aynıdır ki, bu da birinden zorla alıp başkasına vermek anlamına gelir (F.A Hayek – Kölelik Yolu, 1944).


Daha fazla insanın satın alabilmesi için ürünlerin fiyatlarını daha ucuz hale getirmek için düşürme

yöntemine ne dersiniz? Bu yine sorun çıkaracaktır. Bunu şöyle açıklayayım: A kişisi X adet ürün alırsa ve o ürünün fiyatı düşerse, A kişisi o üründen daha fazla alır, bu da raflarda eskisinden daha az X ürünü olacağı anlamına gelir. Diğer bir tabirle, ürüne ilk ulaşan kişi onu alacak, daha alçakgönüllü insanlar oraya ulaşmadan önce daha zengin insanlar daha fazlasını satın alabilecektir. Diğer bir sorun ise, fiyat kontrollü ürüne yapılan yatırımın da artık ucuz olması ve eskisi kadar kârlı olmaması sebebiyle azalacağı ve dolayısıyla daha az insanın onu üretmek isteyecek olmasıdır.


Bu, herhangi bir fiyat kontrolünün, yaptıkları tek şeyin belirli bir fiyatın altında birini işe almayı yasa dışı kılmak olduğu asgari ücret yasalarında bile yoksullukla mücadelede nasıl başarısız olacağını gösteriyor. O zaman belirli bir işçiye asgari fiyatın altında değer veren işveren onu işe almaz.


Şimdi gelelim sosyal demokrasinin temel özelliklerinden birine, piyasada parası olmayanların devletten alabilmesi için hizmetleri ücretsiz verme özelliği. Elbette hiçbir şey “ücretsiz” değildir, her zaman birileri bunun bedelini ödemektedir. Bu durumda herkes bu hizmetleri vergilerle öder fakat birçoğu bu hizmetleri kullanmaz bile.


Daha da kötüsü, bunlardan sözde yardım alan düşük gelirli insanlar, devlet hizmetlerini kullanmadan önce vergilendirildikleri için yoksullaştırılmakta ve karşılığında hiçbir şey alamamaktadırlar. Bunun yerine, bu hizmetleri gerçekten alacak zamanı olan insanlar finanse edilmektedir. Bu durum, devlet okulu sistemi ve sağlık hizmetleri gibi devlet tarafından yürütülen hizmetler için geçerlidir.


Ayrıca, bu hizmetleri finanse etmek için alınan para (insanlar isterse) devlet kontrolünde olanlardan daha verimli olacak özel okullar veya hastaneler oluşturmak için kullanılacaktı. Sosyal demokrasi fikri, kapitalizm ile sosyalizm arasında üçüncü bir yol olduğu önermesinden gelir.


Ludwig Von Mises zaten bu önermenin yanlışlığını göstermiştir ve üçüncü bir yolun her zaman sosyalizme yol açtığını ispatlamıştır. Çünkü piyasaya yapılan bir müdahale onu bozar ve hükümeti tekrar müdahale etmeye teşvik eder.


Peki, sosyal demokrat bir hükümet yoksullukla mücadele etmek için ne yapabilir? Bu noktada,

hükümetin yaptığı müdahalelerle yoksulluğun kaynağı olduğunu ve yapabileceği hiçbir şeyin yardımcı olmayacağını söylemek doğru olur. Çünkü insanların doğduğu toprakları ele geçiren devletin o insanlara gönüllü olarak aidiyet hakkı vermediğinden daha önce bahsetmiştim. Basitçe ifade etmek gerekirse, hükümetin yapabileceği şey; sosyal demokrasi terk edip serbest piyasayı benimsemek, sadece insanların zenginlik üretmede özgür olmasına izin vermektir.


Octavio Bermudez, Avusturya Ekonomisi, siyaset felsefesi ve tarihi ile ilgilenen Arjantinli bir öğrenci ve austro-liberteryendir.


Çevirmen - Gökhan Kara


Bu yazı mises.org sitesinin ''Deconstructing the Myth of Social Democracy'' adlı yazısının çevirisidir.

361 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2 Post
bottom of page