31/03/2022 - Ryan McMaken
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin başladığı günlerde, Ukrayna rejimi Avrupa Birliği'ne üyelik başvurusunda bulundu. Bu, Kiev'in perspektifinden gayet anlaşılabilir bir durumdur. Ukrayna'nın NATO üyeliği reddedilecekse -ki durum gitgide bize bunun olacağını gösteriyor- Ukrayna rejimi yine de AB'ye katılarak Batı ile jeopolitik bağlantılarını artırabilir. Ayrıca, AB'nin kendi askeri kurumlarını oluşturmaya doğru ilerlediği gerçeği göz önüne alındığında, AB üyeliği Batılı bir askeri pakt üyeliği anlamına gelebilir.
Birçok AB üyesinin Ukrayna üyeliğine yanıtı "tamam ama henüz değil" oldu. Bu yanıt, Ukrayna'daki fiili ekonomik duruma aşina olan herkes tarafından anlaşılması kolay bir şey. Ukrayna, Avrupa'nın en fakir ülkesi olmaya çok yakın ve ekonomik üretkenlik açısından AB'ye çok az şey sağlayacak. Ukrayna, 20 yıldan fazla bir süredir AB'nin daha zengin kesimlerinde oluşturulan zenginliğin daha yoksul kesime transferini yapan AB'nin kalkınma ve yoksullukla mücadele programlarını büyük olasılıkla tüketecektir. Yani, zenginlik onlarca yıldır Avrupa'nın kuzeyinden ve batısından doğuya ve güneye doğru aktı.
Ukrayna'nın üyeliğinin kabul edilmesi bu uyumsuzluğu daha da aşırı hale getirecektir. Ayrıca Ukrayna ekonomik büyüme, yolsuzluk ve mülkiyet hakları açısından, diğer eski Doğu Bloku devletlerinin standartlarına göre bile istisnai olarak zayıf bir performans sergiliyor. Diğer bir deyişle, Polonya, Macaristan ve Baltıklar gibi yerlerde ekonomik ilerleme ve mülkiyet hakları öne çıkarken, Ukrayna giderek daha da gerilemiştir. Ukrayna AB'ye katılırsa, Ukrayna bugüne kadar Avrupa'nın en büyük "hayır davası" olacaktır.
Ukrayna Arnavutluk ve Bosna'dan Daha Fakir
Avrupa'nın en yoksul devletlerinin çoğu, komünizmin mirası nedeniyle bu durumda. Belli bir süre boyunca komünizme maruz kalan herhangi bir devlet, kendisini Batı'dan çok daha fakir bulacaktır. Bunu, eski Doğu Almanya'nın 30 yıl boyunca Batı Alman refahı ile desteklendikten sonra bile, bugün Almanya'nın en fakir bölgesi olduğu gerçeğinde görebiliriz. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, diğer eski Varşova Paktı devletlerinin de benzer dezavantajları var. SSCB'nin çöküşünden bu yana çok ilerleme kaydedildi ancak Ukrayna diğer eski Demir Perde devletleriyle aynı ligde değil.
Bugün Ukrayna, tüm Avrupa'nın en fakir ülkesi olmaya yakın. (Zengin olma eğiliminde olan) mikro devletler hariç Avrupa'nın tüm eyaletlerine bakacak olursak, Ukrayna kişi başına düşen GSYİH'sı 12.376 dolar ile sondan üçüncü sırada yer alıyor. Sadece üye olmayanlarda Moldova ve Kosova sırasıyla 12.324 $ ve 10.795 $ ile daha düşük seviyelerde yer alıyor. Bu, Ukrayna'yı AB'nin şu anda en fakir üyesi olan Bulgaristan'ın oldukça altına yerleştiriyor. Bulgaristan'ın kişi başına düşen GSYİH'sı 22.379$, yani Ukrayna'nınkinden yüzde 80 daha fazla.
Kaynak: The World Bank Databank, GDP per capita, PPP
Ukrayna'nın kişi başına düşen GSYİH'sı, kişi başına düşen GSYİH'nın Ukrayna'nın dört katından fazla olduğu Almanya gibi zengin AB üye ülkelerinin küçük bir kısmıdır.
(Kıyas yaparsak Amerika Birleşik Devletleri'nde böyle bir eşitsizlik yoktur. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en büyük yayılma yaklaşık 2'ye 1'dir ve Massachusetts'in kişi başına düşen GSYİH'sı Mississippi'nin iki katından biraz daha fazladır.)
Ukrayna'yı küresel bağlamda karşılaştırırsak, Ukrayna'nın kişi başına düşen GSYİH'sının İran, Mısır ve Güney Afrika'ya benzer olduğunu görürüz. Meksika'nın kişi başına düşen GSYİH'sı Ukrayna'nınkinden yüzde 44 daha büyük.
Kaynak: The World Bank Databank, GDP per capita, PPP
Bir ülkenin ekonomik durumunun potansiyel olarak yararlı bir başka ölçüsü de nüfusudur. Ukrayna sakinleri daha iyi istihdam ve daha iyi bir yaşam standardı aramak için Batı'ya göç ettikçe bölgedeki en yüksek oranlardan birinde nüfus azalıyor. Ukrayna'nın nüfusu 2000 yılından bu yana yüzde 10 azalırken, Rusya'nın nüfusu aynı dönemde yüzde 1,7 azaldı. Ukrayna'nın nüfus kaybı, nüfusunun 2000'den bu yana yüzde 14 azaldığı Romanya gibi Avrupa'nın en fakir ülkelerinden bazılarıyla kıyaslanabilir.
Ukrayna'nın Sorunu Ne?
Ukrayna'nın diğer eski Doğu Bloku ülkelerine kıyasla zayıf performansı pek çok gözlemcinin dikkatinden kaçmadı. Bu güne kadar birçok kişi sorunun altında yatan şeyin ne olduğunu merak etmeye devam ediyor. Basil Kalymon ve Oleh Havrylyshyn şöyle yazıyor:
Ukrayna şimdiye kadar müreffeh, orta gelirli bir ülke olmalıydı. Bunun yerine, Avrupa'nın en yoksullarından birisi oldu. Ukraynalılar Moldovalılardan sadece biraz daha zengin. Ukrayna'nın bağımsızlığından bu yana, diasporanın üyeleri olarak ülkenin kalkınmasıyla yakından ilgileniyoruz. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte, Komünist sistemin Ukrayna'ya dayattığı ekonomik durgunluğun tarihe karışacağına dair büyük beklentiler vardı. Doğal kaynakların bolluğu ve insan potansiyeli ile Ukrayna'nın hızla müreffeh bir Avrupa ülkesine dönüşeceğini düşündük.
Bu gerçekleşmedi.
Kuşkusuz ki bunun nedenlerinden birisinin Ukrayna'nın Sovyet zamanlarında birçok komşusundan daha sosyalist olması gerçeğidir. Sosyalist bir ekonominin uzunluğu ve yoğunluğu, yoksulluktan kurtulmak için gereken zamanın uzunluğu ile ilişkilidir. Doğu Almanya-Batı Almanya farkı, Batı Avrupa ile Doğu Avrupa arasında ve genel olarak bir karşılaştırmaya genelleştirilebilir.
Örneğin, Ukrayna'nın doğrudan Moskova'dan yönetiliyor olması ve Polonya'nın kısmen özerk bir devlet olması burada önemlidir. Dahası, Moskova rejiminin en feci şekilde -Stalin yönetiminde- Ukrayna'da ekonominin tam toplumsallaşmasını dayatmak için daha fazla zamanı vardı. Bu süreç, Polonya gibi eyaletlerde hiçbir zaman tam olarak uygulanmadı.
Örneğin, Polonya'daki Sovyet kuklaları 1940'larda ve 50'lerde komünist toprak reformlarını dayatmaya çalıştığında, Polonyalı toprak sahipleri şiddetle direnmişti. Bu direniş Stalin'den uzun yaşadı ve bu reformlar hiçbir zaman tam olarak yürürlüğe girmedi. Ayrıca, 1980'lerde Polonyalılar, Polonya devletini küçük işletmelere ve özel zanaatkâr ekonomisine izin vermeye zorlamayı başarmışlardı. Buna karşılık, bu tür özel teşebbüs Ukrayna'da neredeyse tamamen ortadan kalkmıştı. Böylece, Sovyetler Birliği nihayet çöktüğünde Doğu Avrupa'nın çoğu hala özel mülkiyet kültürünün kalıntılarını içeriyordu, Ukrayna'da ise bu neredeyse hiç yoktu.
Ancak bu açıklama tam olarak tatmin edici değil çünkü Ukrayna Rusya'nın kendisinden bile daha düşük performans gösterdi. Rusya, elbette SSCB çöktüğünde Ukrayna'dan daha fazla serbest girişimi barındırmıyordu. Ancak geriye dönüp bakarsak, Ukrayna'nın daha sonraki Sovyet zamanlarında bile düşük performans gösterdiğini görebiliriz. Bu, SSCB'nin çöküşünden hemen sonra on yıl boyunca devam etti. Pekka Sütula'nın belirttiği gibi,
1991'de Ukrayna, en yoksul Sovyet cumhuriyetlerinden biriydi. O dönem için istatistikler herkesin bildiği gibi belirsiz idi, ancak mevcut olarak elimizde olan en iyi istatistikler Ukrayna'nın GSYİH'sini kişi başına sadece 1.307 dolar olarak gösteriyor. Sadece Azerbaycan, Gürcistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan Ukrayna'nın gerisinde kalıyor; Genellikle çok fakir Sovyet cumhuriyetleri olarak görülen Moldova ve Türkmenistan bile Ukrayna'nın önündeydi. Ukrayna ekonomisi 1991-1996 yıllarında yıllık yüzde 9,7 ile yüzde 22,7 arasında daraldı. Ülke, büyük bir savaşın harap etmediği bir ülke için hiperenflasyon ve olağanüstü büyük bir üretim düşüşü yaşadı. Resmi GSYİH 1990'dan 1994'e neredeyse yarı yarıya düştü ve on yıl boyunca bu yavaş düşüş devam etti. Ekonomik büyüme 2000 yılına kadar yeniden başlamayacaktı.
Yine de, Rus devletinin çöküşünden otuz yıldan fazla bir süre sonra - ve bugüne kadar eski benliğinin bir kabuğu olarak kalmasıyla - Ukrayna, sosyalizme ve Sovyet egemenliğine dayanan diğer devletlerin gerisinde kalmaya devam ediyor.
Buradaki eksik halka, dünyanın çoğunda tekrar tekrar bulduğumuz şeydir. Sutela'nın gösterdiği gibi Ukrayna hiçbir zaman özel mülkiyeti korumak, ticareti kolaylaştırmak veya özel girişimcilerin ve mal sahiplerinin birlikte çalışabileceği politikalarda öngörülebilirlik sağlamak için tasarlanmış güvenilir kurumlar üretmedi. Gerçek şu ki, bölgedeki diğer devletleri fazlasıyla aşan bir düzeyde yolsuzluk ve kleptokrasi olmuştur.
Başarılı ekonomiler, yasa ve mevzuatta özel mülkiyete en azından hizmet edilebilir bir miktarda saygı gösterilmesini gerektirir. Şirketlerin, kamulaştırılmayacaklarını veya yıkıcı derecede yüksek vergilere maruz kalmayacaklarını bilmeleri gerekiyor. Öte yandan, Ukrayna'nınki gibi yozlaşmış rejimler, planlanması imkansız olma eğilimindedir ve genellikle özel teşebbüsü "buna değmez" hale getiren bir düzeyde cezalandırıcıdır. Bu koşullar altında, yalnızca karaborsa gelişebilir. Elbette bütün devletler vergilendirme yoluyla, yasa ve düzenlemenin kaprisli bir şekilde uygulanması yoluyla ayrıca keyfi güç kullanımı yoluyla bir düzeyde hırsızlık yaparlar. Ancak bazı eyaletler bu konuda diğerlerinden çok daha kötüdür. Ukrayna ise bu konuda Sovyet alışkanlıklarını hiçbir zaman atamadı.
AB'ye üye devletlerin, şu anda işgal ve ekonomik yıkımın talihsizliğini yaşayan bir ülke ile dayanışma göstermek adına Avrupa'nın bu hasta adamını almak istemeleri ilginç olacak.
Savaş sonrası Ukrayna'nın burada incelediğimiz istatistiklerle ölçülen Ukrayna'dan daha fakir olacağı daha açık hale geldiğinde bu daha da önemli hale gelecektir. Moskova'nın Kiev'de rejimi değiştirmek isteyip istemediği, Ukrayna'nın savaştan sonra nasıl bölüneceğinden daha az önemlidir - muhtemelen. Moskova, güney ve doğu Ukrayna'nın önemli kısımlarını ele geçirmeyi başarırsa, bu batı "Ukrayna'yı" daha tarımsal, daha az kentleşmiş ve daha fakir bir ülke haline getirecektir. 2014 krizinin ardından Richard Connolly tarafından belirtildiği gibi:
Batı Ukrayna nispeten kırsal olacak ve 24 milyonluk nüfusunun yalnızca 14,4 milyonu (%57) kent sakinleri olarak sınıflandırılacak. Buna karşılık, Doğu Ukrayna, %79'u kentsel alanlarda yaşayan daha az nüfuslu ancak daha kentleşmiş bir devlet olacaktır. Batı, Doğu'dan daha fakir olurdu. Batı Ukrayna bölgelerinin mevcut ağırlıksız ortalama aylık geliri, doğudaki 320 ABD Doları ile karşılaştırıldığında 291 ABD Dolarıdır. Bu ortalamalar, önemli bölgesel farklılıkları gizlemektedir; Kiev ve çevresindeki bölge, Batı'da mevcut Ukrayna ortalamasından daha yüksek ortalama gelire sahip tek bölgelerdir. Doğu Ukrayna'da, ortalama gelir Batı'dakinden neredeyse eşit derecede yüksektir. Sadece Kırım'ın hemen kuzeyindeki seyrek nüfuslu bir bölge olan Kherson, Batı Ukrayna ortalamasından daha fakir.
Ukrayna'nın daha da yoksullaşması, ülkeyi gelir ve üretkenlik açısından tüm Avrupa devletleri arasında en alt sıraya koyacaktır. Kişi başına düşen GSYİH daha da düşecektir. AB elbette Ukrayna'yı üye olarak kabul edebilir, ancak hem ekonomik hem de jeopolitik olarak çok büyük zorluklar getiren bir devlet olacak.
Yazar - Ryan McMaken
Ryan McMaken (@ryanmcmaken), Colorado Üniversitesi'nden ekonomi alanında lisans derecesine, kamu politikası ve uluslararası ilişkiler alanında ise yüksek lisans derecesine sahiptir. Colorado Eyaleti için bir konut ekonomistiydi. Commie Cowboys: The Bourgeoisie and the Nation-State in the Western Genre kitabının yazarıdır.
Çevirmen - xxx
Bu yazı mises.org sitesinin ''If Ukraine Joins the EU, It Will Be the Poorest Member by Far'' adlı yazının çevirisidir.
Image source: Gettyimages
Comments